Tarih: 03.03.2025 12:58

Müftü Pamuklu, ‘Ramazan'da namazın ruhuna aykırı olan Jet imamlık uygun değil’

Facebook Twitter Linked-in

Denizli Müftüsü Abdullah Pamuklu, mübarek Ramazan ayının insanlık, toplum fertler anlamında çok büyük faziletler barındırdığına dikkat çekti. Müftü Pamuklu, “Ramazan, bir Kur’an iklimidir. İslam’ın 5 temel şartının en yoğun yaşandığı aydır. Bu ayda, yediklerimize, içtiklerimize daha fazla dikkat ediyoruz. Daha da önemlisi, bilhassa fakir-fukaranın farkında olmaya çalışıyoruz. Ramazanı sadece oruçtan ve teravihten ibaret görmemek lazım. Onun içtimai, toplumsal alanını, bireysel, ibadet ve Kur’an ile buluşan tarafını görmek lazım. Ayrıca Kur’an meclislerinde alacağımız hazzın ayrı bir yeri vardır. Yıl boyunca göremediğimiz insanları iftar sofralarına davet ederek veya bulundukları yerlere giderek, dostluklarımızı pekiştirme imkânını da yine Ramazan'da elde ediyoruz” diye konuştu. Denizli Müftülüğü olarak kent genelinde Ramazan’ın iyi değerlendirilmesi için “irşat programları” planladıklarını anlatan Pamuklu, “Nerede, kimler vaaz edecek, nerelerde mukabele programları olacak, hangi camilerde itikafa girilecek ve hangi camilerde hatimle teravih namazı hatta hatimle sabah namazı kılınacak, bunların hepsi planlandı’ dedi. İbadetten haz almak lazım. İçi boşalmış bir ibadetten sevap beklemek anlamsız olacaktır.’ Dedi

Namaz usulüne uygun kılınmalı

Kur’an-ı Kerim’i hızlı okuyarak rüku ve secdeyi süratli yaparak namaz kıldığında insanın o ibadetten haz almasının zorlaştığını dile getiren Pamuklu, “İçinize sindirerek Kur’an’ı okuduğunuz ve her hareketi sindire sindire yaptığınız zaman daha fazla manevi haz alıyorsunuz. Ramazan’da teravih hızlı kılındığı zaman çabuk bitiyor, gençlerin hoşuna gidiyor ama namazdan alınması beklenen haz ve lezzet alınamıyor. O yüzden namazın daha usulüne ve erkânına uygun şekilde eda edilmesini tavsiye ediyoruz. Doğrusu, kalbi bir doygunluk hasıl olacak kadar hem rüku hem secde de hem de rükûunun arasında da tavırlarda onu hissetmek lazım. Ta’dîl-i erkân özellikle rükûda, kavmede (rükûdan kalktıktan sonraki duruşta), secdede ve celsede (iki secde arasındaki oturuşta) söz konusu olur. Hanefî mezhebindeki kuvvetli görüşe göre, sayılan dört yerde ta’dîl-i erkân vaciptir. Diğer bazı mezheplere ve Hanefîlerden de İmam Ebû Yûsuf’a göre ise ta’dîl-i erkân farzdır. (Diyk Fetvalar) Dolayısıyla jet imamları ve jet imamlığı tavsiye etmiyoruz.” Dedi

Alimlerde bu şekilde kabul etti

Ramazan'a ait güzelliklerin başında bereketli sahur yemeğinin bulunduğuna dikkat çeken Müftü Pamuklu, ‘Orucun hazırlığı için yenilen bu yemek hakkında Âlimler, sahurun oruca dayanma gücü verdiğini, maddî-manevî bereketlere vesile olacağını bildirmişlerdir. Çünkü kişi sahura kalkmakla seher vaktini uyanık geçirmiş ve bu vakitte hem dua hem de istiğfar etmek suretiyle cennet ehlinin özelliklerine sahip olmuştur (ez-Zâriyât, 51/18). Bu şekilde manevî lezzetlerle başlanan oruç daha canlı, daha şevkli tutulur. Bu tür maddî-manevî bereketleri olan sahur, ihmal edilmemelidir. Ramazan akşamlarının en belirgin anlarından biri ailece camileri doldurup beraberce kıldığımız teravih namazlarımızdır. Hz. Ömer zamanındaki cemaatle kılınan teravih namazlarının rek'atları konusunda yirmi ve on bir rek'at şeklinde iki rivâyet vardır (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 2/162-163 [7671-7683-7684]). Kaynaklarımızda Hz. Ömer’in dönemiyle ilgili farklı rivâyetler olmakla birlikte daha sonra teravihin yirmi rek'at olarak yerleştiği ve günümüze kadar da cemaatle kılınarak böyle devam ettiği ifade edilmiştir (bk. İbnü’l-Hümâm, Fethü'l-kadîr, 1/450; ‘Aynî, ‘Umde, 11/126-127; Mâverdî, el-Hâvî, 2/290-291; Şevkânî, Neylü’l-evtâr, 3/53). Teravih namazı, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali dönemlerinden başlayarak günümüze kadar cemaatle yirmi rek'at olarak kılınmıştır. Sahabeden kimse buna itiraz etmemiş ve âlimler tarafından da bu şekilde kabul edilmiştir’ dedi 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —